18 Mayıs 2011 Çarşamba

Kanat Güner..

"otoriteden, faşistlerden, polisten , zabıtadan korkmayız; sadece ve sadece kendi beyin hücrelerimizden korkarız. 
gri hücrelerimizi zaptetmek, sakinleştirmek için uğraşırız. 
havalandırmalı yerleri sevmeyiz. 
üç öğün yemek yemeyiz. 
40 cc su yeter bize, çok sık yıkanmayız, ama kokmayız da. 
kedi köpek besler , onlara da kafa yaptırırız. 
dans ederken birbirimizi ezeriz. 
güzel söveriz , terminolojimiz geniştir. 
sigara dumanını içimize kadar çekeriz. 
aklımız bel altına kaymayacak kadar yukarda takılır. 
acı eşiğimiz yüksektir. 
şişe bira içer, etiketini yırtarız. 
meslek odamız, sendikamız, grev hakkımız yoktur. 
tırnaklarımız ve saçlarımız uzun ve kirlidir. 
yazın bile uzun kollu giyeriz. 
nöbetci eczaneleri muhakkak biliriz. 
cocukları, delileri, tinercileri, dilencileri, cingeneleri severiz. 
tekel'e cok şey borçluyuz , ama tekel bize daha çok şey borçlu. 
wc'ye giren arkadaşımızı bir daha göremeyebiliriz. 
sevgi denildiğinde kitleniriz. 
'size söylüyorum, biz ölmeyiz' diye şarkılar söyleriz. 
insana ait olan hiçbir şey bize yabancı değil, hele ölüm hiç değil. 
günaydın, tünaydın, hanfendi, beyfendi, rica etsem gibi kelimeleri yaşamayız. 
öbür taraf varsa, orda muhteşem konserler olmalı, morrison, hendrix, cobain bizi bekliyor. 
ayık ya da değil, yaratıcıyız ama cesedimizle bile baş edemeyeceksiniz. 
vergi ödemez, oy vermez, fiş almayız; çünkü hiçbir torbacı yazar kasa kullanmaz. 
kısacası milyonlarcası ölmüş gri hücrelerimizle bile sizden çok daha farklıyız."

25 Ocak 2011 Salı

Galatasaray'da Operasyon

Mehmet Helvacı:

"Başkanımla birbirimize söyleyeceğimiz şeyler vardı, onları söyledik. Başkan sonra benim artık ikinci başkanlık görevime daha fazla devam etmemem gerektiğini söyledi.Şunu da söyleyebilirim artık bugün itibariyle ikinci başkanlık görevinde değilim, böylece sizlerle daha rahat konuşabileceğim. Artık basınla daha rahat Galatasaray hakkında konuşabileceğiz."



Galatasaray camiası iki haftadır çalkalanıyor. Herşeyden önce şunu söylemek lazım ki gelen sportif başarısızlıklarla başlayıp tt arena protestosuyla devam eden süreçte yaşananlar bir yönetim krizidir. 14 yıl şampiyonluk hasreti yaşamış Galatasaray taraftarı sportif başarısızlıklara bir şekilde sabır gösterebilir ancak küçük düşürülmeye asla. Gerekli gereksiz mercilerin karşısında el pençe divan duran, taraftarını soruşturma başlatmakla tehdit eden başkan aslan değil kuzudur ve ortaya çıkan kriz özür ve 'yanlış anlaşıldık' beyanlarıyla telafi edilemeyecek ölçüdedir.

Ancak;

Kendini Galatasaraylılık değerlerinin koruyucusu ilan edip yönetime bayrak açan Mehmet Helvacı görevden alındığı bugün, şimdiye dek koruduğu değerlere ihanet etmiştir. Gerekçesi, çıkarı ne olursa olsun kimse Galatasarayı basın önünde tehdit edecek cesareti kendinde bulamaz ve bugün sarfedilen sözler düpedüz tehdittir. Mehmet Helvacı'nın sözleri, Galatasarayda'ki krizin yönetilememesi ve yapılan onlarca yanlıştan çok daha kabul edilemezdir. Sayın Helvacı'nın yapması gereken üstüne bolca konuştuğu doğrulardan birini yapıp Galatasaray üyeliğinden çekilmektir.

23 Ocak 2011 Pazar

Özhan Canaydın...

Vefatından önce okuluma söyleşiye gelmişlerdi; Özhan Canaydın, Ali Şen ve Serdar Bilgili. Söyleşiye başlamadan önce hepsi kısa konuşmalar yaptılar. Ali Şen kısa konuşmasına Atatürk'ün fenerbahçeliliğini sıkıştırdı. mikrofon sırası özhan başkana geldi, herzaman olduğu gibi sakindi, ağırdı. Ali Şen başkanın sözlerine bir cevap vermek istiyorum dedi. Galatasarayın avrupadaki ilk maçından sonra klübe gönderdiği, 'böylesine önemli bir maçta bizi layıkıyla temsil eden ve göğsümüzü kabartan galatasaray(ım)ı ve futbolcular(ım)ı kutluyorum' yazısını hatırlattı. Atatürk'ün söylediği bir söz vardır diye ekledi; 'Bizim makamımıza gelmiş insanların takım, taraf tutma hakları yoktur, bütün takımlar benim takımımdır'.

Ben Özhan Canaydın'ı o konuşmadan sonra kopan alkışlardan,
Ben Özhan Canaydın'ı yeni ali sami yen stadının hayalinden bahsederkenki gözlerinden,
Ben Özhan Canaydın'ı kadıköy faciasından sonra aziz yıldırım'ın elini sıkışından,
Ben Özhan Canaydın'ı Tevfik Fikret salonunda 'Hakkınızı helal edin' deyişiyle hatırlarım.

Doğum günün kutlu olsun...


Hiç kimse buyur etmedi beni
Bu dünyada hiçbir yere
Ama açtım bütün kapıları tekmeleyerek
Bütün engelleri göğüsleyip yıkarak
Buyrun dediler o zaman incelikle
Buyur ettiler
Ve
Buyurdum

Elimden geldiğince görevimi yaptım
Gülümsedim hıçkırıklarımı boğarak
Sonunda kimsenin yorulmadığı denli yoruldum
Artık kapılar açık kalsın
Bundan sonra gireceklere
Şimdi dinlenmeye gidiyorum
Hoşcakal güzel dünyam.

Aziz Nesin

ilk

Küçüklüğümden beri yapmak zorunda olduğum şeylere birtürlü başlayamam. Edebiyat derslerinde okumak zorunda bırakıldığımız klasikleri zayıf alma pahasına okumamam isyankarlığımdan değil aptallığımdandır. Tembelliğimden utanırım. Hızlı ama çirkin yazı yazarım. Ellerim titrer. Kebabı, dondurmayı, izmiri, futbolu, rakıyı, annemi, denizi severim. Kendimden 3. tekil kişi olarak bahsetmeyi sevmem. Milyon kadar işimin arasında kaçacak yer kalmayınca blog yazma hakkımı kullanmaya karar verdim. Ne iyi ettim. Hoşgeldim.